Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Mayıs ayı devam meclisinde alınan kararlar, yalnızca salonun duvarları arasında değil, şehirdeki birçok hanede de yankı buldu.
Gündemin 17’den 24’üncü maddelerine kadar yer alan yurt dışı görevlendirme yazıları, gündelik siyasetin ötesinde, kamu vicdanını doğrudan ilgilendiren bir meseleye işaret ediyor.
Gerçekten tasarruf çağrılarıyla uyumlu bir yönetim anlayışı mı, yoksa perde arkasında “seçkinler için ayrıcalıklı bir düzen” mi var?
Meclis toplantısı, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in şehir dışında olması nedeniyle, başkan vekili sıfatıyla Antalya Büyükşehir ve Kepez Belediye Meclis Üyesi Büşra Özdemir’in yönetiminde gerçekleşti.
Ne var ki, bu toplantıya başkanlık eden vekil dahil tüm üyelerin dikkatinden kaçmaması gereken ve kamuoyuna karşı sorumluluk gerektiren bir konu vardı.
Belediyenin bu ekonomik darboğazda gerçekleştirmeye niyetlendiği yurt dışı seyahatlerinin sayısı, kapsamı ve görünürdeki gerekçesizliği.
Seyahat Rotaları Şaşırtıcı, Sessizlik Daha da Şaşırtıcı
Gidilmesi planlanan ülkelerin listesi oldukça şaşırtıcı. Fransa’da iki şehir (Bordo ve Nice), İtalya’da Ispra, Almanya’da Nürnberg, Romanya’da Bükreş, İspanya’da Barselona, Avusturya’da Viyana ve Güney Kore...
Liste neredeyse turistik bir Avrupa turunu andırıyor.
Ve elbette akıllara ilk gelen soru şu: Bu yolculuklara kimler gidecek?
Ne kadar sürecek?
Maliyet ne olacak?
Kimler davetli, kimler sadece “eşlik” ediyor?
Daha da önemlisi, bu görevlendirmelerde yer alacak kişilerin yabancı dil bilgisi ne düzeyde?
Gidilen yerlerde yapılacak görüşmelerde Antalya'nın ve Türkiye’nin temsilinde ne kadar etkin olacaklar?
Gerçekten bilgi, tecrübe ve proje üretimi mi hedefleniyor, yoksa “belediye eliyle düzenlenmiş lüks geziler” mi söz konusu?
Tasarruf Diyoruz Ama Nerede?
Antalya Büyükşehir Belediyesi, bugüne kadar birçok alanda “tasarruf tedbirleri” uyguladığını kamuoyuna deklare etti.
Sosyal hizmetlerde kısıntıya gidildi, kültürel etkinlikler azaltıldı, bazı yatırımlar donduruldu.
Tüm bu adımlar halka, “zor bir süreçten geçiyoruz” mesajı olarak sunuldu.
Ancak şimdi görüyoruz ki, bu süreçte belediye meclisinden sessiz sedasız geçirilen yurt dışı seyahatleri, bu mesajla derin bir çelişki içerisinde.
Bu çelişki, halkın aklında büyük bir soru işareti oluşturuyor:
Tasarruf kim için?
Sıradan vatandaş evinde ampul değiştirirken iki kere düşünürken, yönetenlerin Avrupa şehirlerine yapılacak çoklu seyahatlerini hangi bütçe karşılayacak?
Bu değirmenin suyu nereden geliyor?
Kamu Vicdanı Bu Sessizliği Kaldırmaz
Belediyeler elbette ki uluslararası iş birliklerine, şehir diplomasi faaliyetlerine, proje ortaklıklarına dahil olabilirler.
Ancak bunun bir şeffaflık ilkesiyle yapılması gerekir. Yurt dışına gönderilecek kişilerin seçim süreci, seyahatin amacı, ortaya çıkacak çıktılar ve seyahatin maliyeti kamuoyuna açık biçimde sunulmalı.
Ne yazık ki bugüne dek bu yönde Belediyeden ne de yöneticilerden bir açıklama gelmedi. Oysa şeffaflık, iyi yönetimin ve güvenilir kamusal hizmetin temelidir.
Siyasi Değil, Ahlaki Sorumluluk
Bu mesele sadece bir siyasi tartışma konusu değildir.
Aynı zamanda ahlaki bir sorumluluktur.
Kamu adına yetki kullanan herkes, harcadığı her kuruşun hesabını vermekle mükelleftir.
Halk, yöneticilerinden sadece hizmet değil, aynı zamanda adalet, eşitlik ve dürüstlük bekler.
Bugün Antalya’da binlerce genç işsizlikle boğuşurken, esnaf borçla ayakta kalmaya çalışırken, emekliler pazar artığı toplarken; yöneticilerin Avrupa sokaklarında dolaşması toplumda kabul görecek bir manzara değildir.
Sonuç Yerine: “Gitmek mi, Kalmak mı?”
Evet, yurt dışına gitmek gelişmiş belediyecilik için bir fırsat olabilir.
Ancak önce kendi içimizde sağlam adımlarla yürümeyi öğrenmeden, bu yolculuklardan nasıl bir fayda beklenebilir?
Bu geziler dönüşünde şehre nasıl bir değer katılacak, nasıl bir proje hayata geçirilecek, hangi uluslararası iş birlikleri kurulacak?
Antalya halkının beklediği cevaplar bunlardır.
Aksi takdirde bu görev seyahatleri, “tatil kılıklı görevlendirmeler” olarak halkın hafızasında yer edecektir.
Belediyecilikte itibar; ne kadar seyahat ettiğinizle değil, halkın refahına ne kadar katkı sağladığınızla ölçülür.
O yüzden gerçek görevlendirme, halk için yapılan iştir; pasaportta biriken mühürler değil.
/TANER ŞAHİN
