Türkiye’de son günlerde peş peşe yaşanan gıda zehirlenmeleri, denetim mekanizmalarının gerçek işleyişini ve tüketicinin farkında olmadan üstlendiği riskleri yeniden tartışmaya açtı. Gıda Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali Manavoğlu, “Bu vakalar yeni değil, sadece görünür hale geldi” diyerek hem üretici hem de tüketici cephesine uyarılarda bulundu.
Türkiye’nin dört bir yanında art arda yaşanan gıda zehirlenmeleri, sofraya ulaşan ürünlerin yolculuğunu ve denetim kapasitesinin sınırlarını bir kez daha gündemin en üst sıralarına taşıdı. Kimi zaman trajik vakalarla görünür olan bu tablo, aslında uzun zamandır süren sorunların yansıması. Manavoğlu, “Vakalar her zaman vardır, biz sadece adını koymuyoruz” diyerek dikkat çekti.
Manavoğlu’na göre Türkiye’de yaklaşık 800 bin kayıtlı gıda işletmesi bulunuyor. Bu işletmeler yılda ortalama 1,5 kez denetleniyor. Buna bir de merdiven altı, kayıt dışı binlerce işletme eklenince denetim yetersizliği daha da net ortaya çıkıyor. Üstelik Türkiye genelinde aktif çalışan gıda kontrolörlerinin sayısı yaklaşık 80 iken bu devasa yapıyı güvenli şekilde denetlemek neredeyse imkânsız. Manavoğlu, sayının en az 2 bin 500’e çıkarılması gerektiğini vurguladı.

Artık mesele sadece denetimle sınırlı değil. Tarla aşamasında yapılan yanlış pestisit uygulamalarından taşımadaki hatalara, uygunsuz depolamadan personel ihmallerine kadar zincirin her halkasında sorunlar mevcut. Piyasadaki kayıt dışı üretim de bu riskleri artırıyor. Manavoğlu’nun altını çizdiği en önemli nokta ise şu: Tüketicinin hijyen okuryazarlığı çok düşük. Soğuk zincir gerektiren bir ürünü güneş altında satın alıyorsa, riskin bir kısmını da kendisi üstlenmiş oluyor.
Özellikle midye, çiğ köfte ve tavuk ürünleri gibi yüksek riskli gıdaların kontrolsüz tüketilmesi ciddi sonuçlar doğurabilir. Manavoğlu hem üretici hem satıcı hem de tüketicinin sorumluluk taşıdığını belirterek denetimlerin artırılması çağrısında bulundu. Türkiye’de üretimden tüketime kadar gıda zincirinin her halkasının güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Manavoğlu, “Son yaşanan vakalar, uzun süredir var olan sorunları bir kez daha gözler önüne serdi” dedi.
“BU SAYININ BU SENE ARTIRILMASI ŞART”
Gıda Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali Manavoğlu, denetimler yapıldığını belirterek, “Tarım ve Orman Bakanlığı yurtdışı bazı denetim planlarını oluşturuyor, bunları gerçekleştiriyor. Türkiye’de yaklaşık 800 bine yakın kayıtlı ve onaylı gıda işletmesi var. Bu 800 bine yakın gıda işletmeleri ise 1 milyon küsur defa, yani bir–bir buçuk defa minimum denetleniyor. Biz bunun daha da fazla olmasını, artmasını istiyoruz” diye konuştu.
Türkiye’deki gıda kontrolörlerinin sayısı yaklaşık 80 olduğunu dile getiren Manavoğlu, sayının 2 bin 500’e kadar çıkarılması gerektiğini ifade ederek merdiven altı işletmeleri işaret etti. Manavoğlu, “Bu sayının bu sene artırılması şart. Çünkü mevcut işletme sayısıyla, mevcut operasyonlarla bu sadece kayıtlı işletmelerle sınırlı değil; bir de kayıtlı olmayan, ‘merdiven altı’ tabir ettiğimiz birçok firma var. Denetimlerin artırılması, gıda güvenliği anlamında kesinlikle olumlu yansımaları olacak” dedi.

“HİJYENİK HATALARLA GIDA ZEHİRLENMELERİ ORTAYA ÇIKABİLİYOR”
Son yaşanan olaylarla birlikte gıda zehirlenmelerinin hep olduğunu vurgulayan Manavoğlu, “İstanbul’daki 4 kişilik böcek ailesinin vakasının gıdayla ilgili bir bağlantısı olmadığı medyaya söyleniyor. Ancak gıda zehirlenmeleriyle ilgili durum da hep vardı. Bazen gündemde trajik bir ölümlü vaka olunca bu olaylar daha fazla ekrana yansıyor. Onun haricinde gıda zehirlenmeleri hep oluyor” diye konuştu.
Gıda sektörünün büyük bir zincir olduğunu aktaran Manavoğlu, “Bu çok büyük bir zincir. Tarla aşamasında yanlış bir kimyasal uygulaması, yanlış bir pestisit kullanılması, dozunun yarılanma süresine dikkat edilmemesi, o şekilde hasat edilmesi; uygun olmayan koşullarda taşınması, saklanması; vicdan eksikliği veya personel hatasından kaynaklı yanlış proses sonucu yanlış ürün ortaya çıkması; bunların satışının yanlış yerlerde ve koşullarda yapılması… Tüketici dahi, soğuk zincirde aldığı bir ürünü arabasında 4–5 saat gezdirip sonra buzdolabına koyduğunda veya evde yemek hazırlarken yaptığı hijyenik hatalarla gıda zehirlenmeleri ortaya çıkabiliyor. Ama amacımız bu riskleri minimize etmek, en aza indirmek gerekiyor” diye konuştu.
“Tavuk eti aldığımızda, çiğ kanatlı bir ürünün belli başlı mikroorganizmalar açısından, özellikle salmonella açısından riskli olduğunu biliyoruz” diyen Manavoğlu, “Bunu yok etmek veya minimize etmek için ısıl işlem uyguluyoruz. Bu işlem sonucunda mikroorganizmaların ortadan kalkmasını hedefliyoruz. Ancak uygulamaların doğru yapılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“TÜKETİCİ ALIYORSA ZEHİRLENME RİSKİNİ DE ALIYOR DEMEKTİR”
Bakanlığın ve yerel yönetimler noktasında denetim sayılarının artırılması gerektiğini söyleyen Manavoğlu, sokakta satılan midye, süt ürünleri ve et ürünleri için de geçerli olduğunu belirtti. +4 derecede satılması gereken, buzdolabı koşullarında muhafaza edilmesi gereken bir ürünü güneşin altında hijyenik olmayan tezgâhlardan alıyorsanız, üretici kadar tüketici de sorumludur. Örneğin Antalya’da güneşli havalarda sıcaklık 25 dereceyi buluyor. Kasım ayında bile dışarısı 20 derece. Bu sıcaklıkta dışarıda tepsiyle satılan bir ürünü tüketici alıyorsa, zehirlenme riskini de alıyor demektir. “Bozulmuş olabilir, bu havada tüketmemem gerekir” demesi gerekirken alıp tüketiyorsa zehirlenir haliyle. Çünkü talep yaratmazsanız böyle bir satış da olmaz.”
“GIDA OKURYAZARLIĞIMIZ ÇOK ZAYIF”
“Hamile bireylerin bu tarz ürünleri tüketmemesi gerekiyor” diyen Manavoğlu, konuşmasında şu sözlere yer verdi:
“Kadın doğum doktorları her defasında ‘Şu riskli gıdalardan uzak durun’ diye uyarıyor. Ama tüketirse bebeğini kaybetme, gebeliğin sonlanma ihtimali var. Midye, çiğ köfte gibi riskli ürünlerde dikkat edilmesi gerekiyor. Tüketebilir ancak Tarım ve Orman Bakanlığı’na kayıtlı bir firmanın ürettiği midyeyi, soğuk zincir ve uygun koşullarda alır, az miktarda tüketir. Normal insanlar için de aynı şey geçerli. Tüketici anlamında da ne yazık ki okuryazarlığımız çok zayıf. Bakanlığımız ve yerel yönetimler noktasında da biz denetim sayılarının artırılmasını istiyoruz.” /ANTALYAGÜNDEM