İBRAHİM UYSAL

Tarih: 23.04.2025 09:09

23 NİSAN YALNIZ BAYRAM MIDIR?

Facebook Twitter Linked-in

Başlık sözcüklerinin en etkin olanı "bayram" olduğuna göre, ortak paydada buluşmak için, bayramın ne olduğundan başlayalım.

Biraz da yaşadığımız duygular ile ilişkili olarak; Bayramı, sevinç, neşe ve mutluluk günü olarak biliriz; bu da toplumun yarattığı bir süreç ve kültürdür. Yıllardan, hatta yüz yıllardan günümüze her ulusun kendine özgü önemli zamanları canlandırdıkları dini ve ulusal duyarlılıkları sonucunda oluşturdukları özel etkinlikleri ve günleri vardır.

Bu yüzden toplumlar, inançlarına dayandırdıkları duygu ve algılar sonucunda özelleştirip, kutsiyet yükledikleri bu günlere de dini bayram denilmektedir. Günümüz dünyasında ülkelerde, bir çok kültür ve inanç yapısına sahip insanlar yaşadıklarından, bu insanlar kendi kutsallarını bu bayram günleride yaşamaktadırlar.

İnsanlar, yaşadıkları Ülkelerde kendi inanç ve etnik kökene bağlı olmaksızın, ülkelerinin tarihlerinden kaynaklanan ve ulusal dayanışma yaparak MUTLULUK ve SEVİNÇLERİNİ zirveye taşıdıkları günlerdir MİLLİ ya da ULUSAL BAYRAMLAR.

Bu günlerde kutlamalar, günün anlam ve önemine bağlı olarak resmi ve sivil katılımlı etkinlikler ve törenler düzenlenerek yapılır.

Bir 23 NİSAN günü, hele hele "23 Nisan 1920" gibi bir tarihin olayı ve gününden kaynaklanan bir zamanda "bayramı" açıklayarak bir yazı yazmak garipsenebilir. Ancak, üzerinden bir ASIRDAN fazla zaman geçen bir olayın, gün geçtikçe anlamının ve öneminin görmezlikten gelinmeye başlandığını göz önüne alırsak, bunun çok da yersiz olmadığını görürüz.

Osmanlı İmparatorluğu gittikçe gücünü ve etkisini yitirmiş; Padişah ve Saray kendi geleceklerini kurtarma derdine düşmüştür.

İtilaf Devletleri Osmanlı Devletini parçalamaya ve bölüşmeye karar vermişlerdir. İstanbul'u işgal için GELİBOLU YARIMADASINI işgale başlayacaklardır.

Görmezlikten geldikleri şey ise, Osmanlı Ordusunda Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) gibi komutanların olmasıydı.

İlk olarak 19 Şubat 1915'de denizde başlayan savaş, 18 Mart 1915'de düşman donanma gemilerinin batırılması ile sonlanır.

Hıncını alamayan İşgalci İtilaf Devletleri (Birleşik Krallık ve Fransa) askerleri bu kez de karadan 25 Nisan 1915'de Gelibolu Yarımadasına çıkarma yaparlar, ancak Mustafa Kemal Paşa'nın Kocaçimentepe-Conk Bayırı hattında gerçekleştirdiği taarruzlar ile itilaf Devletleri askeri Anzaklar birliklerini geri çekilmiş ve 9 Ocak 1916'da da kara savaşları Türk Ordusunun yengisi ile son bulmuştur.

Bunu içine sindiremeyen işgal kuvvetleri güç toplayıp bu kez, 1'inci Dünya Savaşında (30 Ekim 1918-1 Kasım 1922) yenilenlerin tarafında olan Osmanlı Devletinin Başkenti İstanbul'u, Kasım 1918'de Britanya, Fransa ve İtalya askerleri işgal ederler.

Osmanlı'nın İstanbul Hükümeti ve Saray'ın işgalcilere karşı bir direnç göstermeyeceğini anlayan Mustafa Kemal, yapılan Meclis-i Mebusan seçimleri (Mart-Nisan 1920) ile seçilen Milletvekillerini ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞINI da yönetecek bir Meclisin oluşması için 19 Mart 1920'de bir genelge ile Ankara'ya davet eder ve 21 Nisan 1920 genelgesi ile de meclisin açılacağı duyurur.

Bugün Ankara Ulus'taki "KURTULUŞ SAVAŞI MÜZESİ" (1'inci TBMM Binası) çevresinde toplanan kalabalık bir halk topluluğu ile birlikte 23 Nisan 1920'de, 115 temsilci Milletvekilinin katılımı ve Sinop Mebusu Şerif Bey'in konuşması ile ilk meclis açılır.

Bu kez Meclisin yapması gereken çok önemli şeyler vardır. Bir göz atarsak:

İlk olarak 3 Mayıs 1920'de, Mustafa Kemal Paşa başkanlığında ilk TBMM hükümeti kurulur.

BU hükümet, 2-3 Aralık 1920'de Gümrü Antlaşmasını imzalar ve 10-11 Ocak 1921'de 1'inci İnönü Savaşını yönetir. Bu galibiyetin ardından da 21 Şubat 1921'de Londra Konferansına temsilci gönderir.

Birinci Dünya Savaşı yılları Çarlık Rusyası ile farklı kamplarda iken, 1917'de Bolşevik Devrimi ile kurulan yeni devlet/hükümet ile 16 Mart 1921'de Moskova Antlaşması imzalanır, ardından da 2'inci İnönü Savaşı (23 Mart-1 Nisan 1921) ve Sakarya Savaşı (23 Ağustos-13 Eylül 1921) kazanılır.

Ruslar ile 13 Ekim 1921'de Kars Antlaşması imzalanmasının ardından Ankara İtilâfnamesi/Anlaşması ile de 20 Ekim 1921'de Fransızlar ile de barış yapılır, devamında da 25 Mart 1921'de Fransız kuvvetleri, işgal ettikleri Antep’i terk ederler.

Artık 23 Nisan 1920'de açılan Meclis, ülkenin kurtuluşu için Büyük Taarruzu planlamaktadır ve 26 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos 1922'de Dumlupınar Zaferi ile son bulur.

Ardından TBMM, Mudanya Mütarekesini (11 Ekim 1922) imzalar ve 20 Kasım 1922'de de Lozan Konferansı görüşmelerine başlar.

TBMM heyeti 25 Temmuz 1923'de Lozan Antlaşmasını imzalar, ardından da 13 Ekim 1923'de Ankara’nın Başkent olmasına karar verir.

Osmanlı devletinin zayıflaması ve işgali ile başlayan süreç, TBMM'nin açılması, Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde kurtuluş Savaşın ve Antlaşmalar ile devam eden süreç, 29 Ekim 1923'de TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN ilanı ile devam eder.

Kısa bir öyküsünü anlattığım bu süreç, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 23 Nisan 1924'te, "23 NİSAN"IN bayram olarak kutlanmasına karar verdikten sonra, 1929'da da, önce Türk Çocuklarınca "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" olarak kutlanmaya başlanmış; ardından da son yıllarda dünyanın birçok ülkesinde de ilk "Çocuk Bayramı" olmasından dolayı, kutlanmaya başlanmıştır.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün, 23 Nisan için Türk çocuklarına sözleri: "Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz"!...

ULUSAL EGEMENLİĞİN her geçen gün öneminin arttığı günümüzde, her yaştaki çocukların, ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMLARINI KUTLUYORUM!..


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —