Antalya Valisi Hulusi Şahin’e resmen kumpas kurmuşlar…
Nedir kumpas kurmak?..
Bir kişiyi güç duruma düşürecek tuzak hazırlamak.
Önce yazıyı okuyun kumpas işin neresinde açık seçik göreceksiniz zaten…
Dün ATSO meclisi vardı.
Geçen yazımda bahsettiğim C plakası meselesi de gündeme gelmiş.
Hani, temmuz ayı sonunda UKOME tarafından 600 bin liraya ihale edilen C plakasının, 4 ay sonraki yeni ihalede 1 milyon 980 bin TL’den satılması tepki çekmişti.
Hatta, 600 bin TL’den alınan C plakalarının birkaç ay sonra 3 milyona satıldığı sosyal medyaya kadar düşmüştü.
O yazımın muhatabı zat-ı muhterem, dünkü ATSO meclisinde kendisine göre günah çıkarmış.
ATSO’da meclis ve aynı zamanda taşımacılık komitesi üyesi olan Ayhan Yıldırım almış mikrofonu konuşmuş da konuşmuş…
2022 yılında 77 tane C plakası aldığını söylemiş…
2023 ihalesinde 50 tane daha eklemiş portföyüne…
2024 Temmuz ayındaki ihalede ise tanesi 600 bin TL’den 220 tane almış…
Hakkaniyetle alınsın da Allah daha çok versin…
Bazı sözde gazeteciler gibi kimsenin C plakasında da gözümüz yok.
Peki, kendi komitesinin 2 milyon- 2 milyon 650 bin lira aralığında fiyat önerisinde bulunduğu UKOME’nin en son 1 milyon 980 bin TL’den ihale ettiği C plakalardan almış mı?..
Yok…
Niye alsın ki?..
Temmuzdaki ihalede 600 bin TL’ye 220 tane alan 4 ay sonra 1 milyon 980 bin TL’ye alır mı?..
Almaz tabi ki…
Ayhan Yıldırım, ATSO meclisinde kendini savunmaya devam etmiş…
“Ben bu sektörün temsilcisiyim… Bunu fırıncının veya kasabın alması mı gerekiyordu?..” demiş…
“Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin uyguladığı bir sisteme uymakta mı hata yaptım, uymamakta mı?..” diye kendi kendine sorular sormuş.
Bir de bana isim vermeden laf çakmış…
Demiş ki:
“Bunu yazan gazeteci arkadaş, başka bir basın mensubu arkadaşını eleştiriyor.”
Ben ne sizin, ne de ‘C plakası’ alma heveslisi sözde gazetecinin arkadaşıyım.
Olmak da istemem…
Ben gazeteciyim tabi ki eleştireceğim…
Sözde gazeteci müsveddesi C plakası peşinde koşuştururken, meydanın boş kalacağını mı sandınız?..
Zem Zem Tur’un sahibi Ayhan Yıldırım’ın konuşmalarından anlıyorum ki, büyükşehire bağlı UKOME, 31 Temmuz’daki ihale için ATSO’dan herhangi bir görüş istememiş.
Yani, “İhaleye çıkacağımız C plakalar için kaç TL önerirsiniz?” dememiş.
Bunun üzerine ilk ihalede her bir C plakası 600 bin TL’den satılmış…
Başta Ayhan Yıldırım 220 tane almış, diğerleri de 50-100 kapış kapış gitmiş.
Alamayanlar ise Vali Hulusi Şahin’in kapısına dayanmış.
Vali bey de büyükşehirden ikinci ihale açılmasını 600 bin TL’den C plakası alamayan mağdurların mağduriyetlerinin giderilmesi istemiş.
Peki ne olmuş?..
UKOME, 600 bin TL’nin üzerine 1 milyon 380 bin TL daha koyarak yeni bir mağduriyet yaratmış.
Ben söylemiyorum bunu, ATSO meclisinde dün konuşan Ayhan Yıldırım söylüyor.
Diyor ki:
“Vali beyin, büyükşehir belediyesine ikinci bir ihale yapın talimatı oldu ve ‘Belediye de kazansın, mağdurum diyen de kazansın’ dedi.”
Düşünün, vali beye, 600 bin TL’den satılan plakaları kapış kapış aldılar, bize kalmadı diye gidiyorsunuz, ikinci ihalede sizin önünüze 1 milyon 980 bin lira fiyatı dayıyorlar…
Neye göre belirliyorlar peki bu fiyatı?..
Dün ATSO meclisinde konuşan Ayhan Yıldırım’ın da üyesi olduğu komitenin fiyat önerisini de dikkate alarak.
Bu resmen ve aleni Vali Hulusi Şahin’i zora düşürmektir.
Bunun adı kumpastır.
Ayhan Yıldırım, “İkinci kez çıkılan ihalede odamızdan, 35’nci Grup Komitemizden görüş sorulmuş. Doğrudur. Ben o sırada cenaze için Van’dayım. Ben yoktum. O kararı komitemizin üyeleri verdi” diyor.
Haklı, fiziken orada olmayabilir?..
Ama artık her şey bir telefonun ucunda değil mi?..
Ve gelelim bombaya…
ATSO 35’nci Komitesi, kendilerinin 4 ay önce 600 bin TL’ye aldığı C plakaları için açılan ikinci ihaleye önerdiği fiyatı nasıl belirlemiş biliyor musunuz?..
Cevabı Ayhan Yıldırım veriyor: “Sosyal medyadan araştırarak.”
Komite üyeleri ikinci ihalede C plakalarının 2 milyon lira ile 2 milyon 650 bin TL olma önerisini sosyal medyaya bakıp belirlemişler.
Eğer öyle yapmışlarsa, sadece Ayhan Yıldırım’ın kendi yaptığı paylamışı görmüşlerdir…
Yıldırım, 600 bin TL’ye aldığı bir C plakasının 3 milyon TL’yle gittiğini yazmış bir de o fiyata alan kişiyle fotoğrafını koymuştu, sosyal medyasına…
“ATSO’nun 49 komitesi de internete bakıp, sosyal medya hesaplarına bakıp belirliyor” diyor Yıldırım…
Bu sözleriyle koskoca ATSO’yu da töhmet altında bırakıyor.
Yani ATSO, kendisinden istenen bu tür görüşleri, milletin sosyal medya hesaplarındaki paylaşımlarına bakıp mı cevaplıyor?..
Bu nasıl mantık?..
Misal; ATSO Meclisi’nin dün belirleyip kamuoyuna açıkladığı ekmek, simit ve poğaça fiyatı da komisyonlardaki usulle mi belirlendi?
Hangi fırıncının, simitçinin, pastanecinin sosyal medya hesabında ekmek 12.5 lira, simit 15 lira, poğaça 17.5 lira olsun diye yazıyordu merak ediyorum.
ATSO’daki tüm komitelerin fiyat tespit ölçümünü sadece sosyal medyaya indirgeyen bir meclis üyesine göre, biz gazeteciler kendimizi kalemşör olarak görüyormuşuz.
Önce ATSO’ye gidip edep, adap öğrenecekmişiz?..
Eğer sizin edebiniz adabınız sadece sosyal medyaya bakıp rapor yazmaksa aman gelip öğrenmemiz geri kalsın…