ALİ TONGÜLÜS


BÖCEK.. UYSAL.. VE KALEİÇİ

Kaleiçi’ne gelen o turistlerin memleketlerine döndüğünde Antalya’nın pisliğinden-kirliliğinden başka bir şey anlatacağını mı sanıyorsunuz?


Şimdi size şöyle bir şey söylesem;

“İki dönemdir Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Muhittin Böcek, görev süresi boyunca Antalya için çok büyük bir önem taşıyan ve imarıyla, temizliğiyle, altyapısıyla, üst yapısıyla Büyükşehir Belediyesi’nin yetki alanında bulunan Kaleiçi’ne bir kez bile gitmedi, oralarda neler oluyor diye bir kez bile merak etmedi..”

Bana inanır mısınız?

İnanılacak gibi değil, ama maalesef bu söylediklerim doğru..

Kaleiçi, Antalya’nın bir numaralı CAZİBE MERKEZİ..

Kaleiçi; liman ve gerisinde gelişen Antik Attaleia kenti M.Ö. 2 yy.'dan itibaren kesintisiz iskan görmüş ve günümüze kadar yaşayabilmiş tarihi bir yer..

Antalya Antik Şehri, at nalı şeklindeki iki kalın duvar tarafından korunmaktadır..

Ve rekor üstüne rekorlar kıran Antalya turizminin “olmazsa olmaz”ıdır..

Yani; bu kenti yönetenlerin belki de hemen her gün merak edip “yahu burada neler oluyor” diye gidip-görmesi, ilgilenmesi gereken bir yerdir..

Bay Muhittin Böcek, İzmir’deki belediye başkanlarının bile katılmadığı “Fuar”da boy gösteriyor, ama Kaleiçi’nde hiç yok..

Niye?

CHP Genel Başkanı olmak gibi bir niyeti var, bu nedenle de CHP’nin kalesinde ve bu gibi kentlerde sürekli görüntü veriyor..

Antalya’yı hiç umursamıyor zaten..

Varlığını turizme borçlu olan Antalya’nın en çok turist çeken Kaleiçi’ne adım bile atmıyor..

Antalya’nın “TRAFİK” gibi ÇİLE ÇEKTİREN sorununu ise, hiç görmüyor..

Ne kadar ayıp ettiğini, ne kadar kentinden bihaber olduğunu, neyin peşinde koştuğunu görüyor musunuz?

Ümit Uysal’ın da Muhittin Böcek’ten farkı yok..

“Kaleiçi Muratpaşa’nın sınırları içinde, öyleyse buradan sorumlu belediye biziz” diyor..

“Old Town” gibi festivaller düzenleyerek, her türlü siyasi rantından faydalanıyor..

Ama..

Çöp konteynırı koymuyor, çöpleri toplamıyor ve tarihi kent pislik içinde yüzüyor.. 

Hem orada yaşayanlar hem de oradan para kazananlar atıklarını poşetlere koyup Kaleiçi dışındaki konteynırlara götürmek zorundalar..

Eziyete bakar mısınız?

Kaleiçi’ne giden yerli ve yabancı turistlerin ilk karşılaştığı şey, -maalesef- çöp yığınları ve pislikler oluyor..

Ardından duvarlara yazılmış Türkçe ve yabancı yazılar, yani görsel bir kirlilik..

Sokakları pazar yerine çeviren esnaf da işin tuzu –biberi oluyor tabii..

Ve bu manzaraları Antalya’ya ve tarihi kente yakışır bir hale getirmek için sorumlu olan Muhittin Böcek ile Ümit Uysal, Kaleiçi’ne hiç uğramıyor..

Turistler tatile dinlenmek, eğlenmek, yemek-içmek ve uçmak için çıkar..

Kaleiçi de işte bu turistler için -özellikle geceleri- vazgeçilmez bir mekandır..

Çünkü, aradıkları her türlü hizmeti burada bulmaları mümkün..

Hani “tanıtım” diye kendimizi yırtıyoruz ya..

Kaleiçi’ne gelen o turistlerin memleketlerine döndüğünde Antalya’nın pisliğinden-kirliliğinden başka bir şey anlatacağını mı sanıyorsunuz?

Kaleiçi’nde turizme hizmet veren birkaç kuruluşun sorumlusunun söyledikleri şey, aslında her şeyi çok iyi anlatıyor..

Diyorlar ki;

“Menderes Başkan döneminde Kaleiçi en parlak günlerini yaşadı..

O görevdeyken hemen her gün Kaleiçi’ne gelir, işletmecilerle, esnafla, vatandaşla hatta turistle sohbetler ederdi..

Güvenlik açısından en küçük bir sıkıntıda polisi arar ve çözüme ulaştırırdı..

Sokaklarımız tertemiz, pırıl pırıldı..

Kaleiçi’yle ilgili her türlü sorunu giderirdi..

Seçimi kaybetti, ama aslında Antalya kaybetti..

Yazık oldu Kaleiçi’ne, yazık oldu Antalya’ya..

CHP’li olarak seçtiğimiz CHP’li Başkanlar bizi çok yanılttı maalesef..”

İşletmecilerin sözlerinin üzerine başka bir şey ilave etmeyeceğim..

Anlayan anlayacağını anlayacağı kadar anlasın artık..