ALİ TONGÜLÜS


BÖCEK’İ PARTİSİ BİLE BİR KENARA ATTI..

Son günlerde, Antalya’nın güzelliklerinin üzerine düşen yolsuzluk iddiaları, şehrin itibarını da sarstı..


Konu, “Zengin Kız-Fakir Oğlan”dan, “Yolsuzluk İddialarının Gölgesinde Bir Baba-Oğul Hikâyesi”ne evriliverdi..

Antalya’da enteresan bir gelişmedir bu..

“Ne oldum” değil “ne olacağım” dedirtecek, ibretle izlenecek özel bir trajedi..

Abartmıyorum değil mi?

Antalya uzun yıllardır turizmin parlayan yıldızı, doğal güzellikleri ve kültür varlıkları, hatta örtü altı tarımın merkezi olarak göz kamaştıran bir şehir..

16 milyon turist ağırlayarak, ülke ekonomisine büyük katkı sağlayan çok itibarlı bir destinasyon..

Ve özel ilgi, çağdaş bir vizyon, çok çalışma isteyen dinamik bir organizma..

Ancak..

Menderes Türel dönemleri dışında CHP’li Başkanların yönettiği Antalya çok şey kaybetti..

Hizmet alamadığı gibi, kaynaklarının çoğunu da festival ve konser türü “olmasa da olur” işlere harcanarak, kentin geleceği bile tehlikeye atıldı..

İşte bunlar yaşanırken..

Son günlerde, Antalya’nın güzelliklerinin üzerine düşen yolsuzluk iddiaları, şehrin itibarını da sarstı..

Muhittin Böcek, Antalya’ya hizmet etme iddiasıyla yola çıkmış, ama becerememiş bir isimdi..

Ve bugün adının karıştığı usulsüzlük ve irtikap iddiaları, onu ve ailesini derin bir krize sürükledi..

Oğlu Gökhan Böcek’in de bu iddiaların merkezinde yer alması, durumu daha da trajik hale getirdi..

Bir baba-oğul güzel anılarla anılması gerekirken..

Birlikte adli soruşturmalara, savunmalara ve toplumun sorgulayan bakışlarına savrulmaları ne acı değil mi?

Daha acısı da var..

CHP Antalya İl Başkanı Nail Kamacı başkanlığındaki İlçe başkanları toplantısından sonra bir yazılı açıklama yapılıyor..

Açıklamada, isim verilerek İmamoğlu’nun tutukluğundan bahsediliyor, ama tutuklu Muhittin Böcek’in adı bir kez bile anılmıyor..

Yani; Böcek’i partisi bile bir kenara atmış durumda..

Şimdi Böcek, geçmişten bu yana gelen “sağlık sorunları”nı kullanarak kendi başının çaresine bakmaya çalışıyor..

Bitmedi..

Geçtiğimiz gün Büyükşehir Belediyesi’ne ikinci bir baskın daha yapılmıştı..

Genel Sekreter Yardımcısı dahil 2 kişi daha gözaltına alındı, bir sürü evraka el konuldu..

Bunlar kamuoyuna yansıdığında bize enteresan sorular gelmeye başladı..

Örneğin;

“Yahu başkan tutuklanıyor, Genel Sekreter Yardımcısı gözaltına alınıyor, ama Genel Sekretere hiç dokunan yok, niye acaba, itirafçı falan mı oldu” gibi sorular..

Antalya Büyükşehir’in 1 numaralı yöneticisi tutuklanırken, 2 numaralı yöneticisi ile ilgili bu tür soruların sorulması gayet normal..

Üstelik, KONTEV üzerinden “bağış” pazarlığı yapıldığı iddialarını saymıyorum bile.. 

Ama, benim bunlara cevap vermem tabii ki mümkün değil..

Yargı ne isterse, ne derse o..

Öte yandan..

Yargının elindeki bilgi ve belgelere göre tutuklanmış, yargılama süreci işleyen birine “destek” çıkmak neyin nesi, bunu hiç anlamıyorum..

Ak Parti’li belediye başkanlarından da tutuklananlar ve hapis cezası alanlar oldu..

Ama, ben bir tek Ak Parti’linin bile ne belediye ne de cezaevi önüne gidip, bu başkanlara sahip çıktığını, “desteğimiz seninle” diye açıklamalar yaptığını görmedim, duymadım..

Öyle anlaşılıyor ki..

Yargıda CHP’liler hüküm sürerken hiç sesleri çıkmıyordu, şimdi yargı hüküm sürmeye başlayınca telaşlandılar..

Sadece telaşlanmakla da kalmadılar..

Erdoğan ve partisi dahil, savcı ve hakimler dahil kime nasıl saldıracaklarını iyice şaşırdılar..

Eminim, bunların da bir “karşılığı” olacaktır..

En sevdiğim laflardan biridir;

“Kim ne ederse kendine eder”miş..

Ama Muhittin Böcek ve oğlu sadece kendilerine etmediler, Antalya’ya da ettiler maalesef..

Yalan ve iftiralarla milleti kışkırtmaya çalışan CHP’liler de bir tek kendilerine etmiyor zaten..

Türkiye “ateş çemberi” içinde inanılmaz bir “Kurtuluş ve Var Olma Savaşı” veriyorken, hırsız-arsız-yolsuz peşinde koşmaları ve ülke sorunlarını görmemeleri olacak şey değil..

Eminim, millet bunu affetmeyecektir..

Deştikçe altından daha neler çıkacak neler..

Bu CHP’lileri ve belediye başkanlarını iyi izleyin..