Atatürk "Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür." demişti.
Bizse sloganlarla onu koruyabileceğimizi sanıyoruz. Cumhuriyet hamasetle değil maharetle korunur. Üretmeyen, sanattan spora, bilimden teknolojiye her alanda dünyayla yarışmayan bir cumhuriyeti sonsuza kadar yaşatmak imkansızdır.
Bu, sizin hayalî bir güç atfettiğiniz şeylerle falan olacak iş değildir. Bunun için gereken şey, alınlardan damlayan ter, kütüphanelerde harcanmış ömürler ve çalışma masalarında çürümüş dirseklerdir.
Yani Cumhuriyet ve Türklük, sloganların efendilerince değil efendilerinin hamasî nutuklarına ve hepsi birbirinin tekrarı sloganlarına rağmen bilimin yolundan ayrılmayanlarca korunabilir
101. yılında Cumhuriyet'e hamasetin dar açısından değil hakikatin penceresinden bakalım. Hakikat hamaseti değil mahareti kutsar çünkü.
Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşatmak istiyoruz ve bunun için maharetli yurttaşlara ihtiyacımız var. Yaşamak yenilenmekle, değişmek ve dönüşmekle mümkündür. Çağlar boyu var olmak için her çağda, o çağın sorularına cevap vermek gerek.
Aziz Cumhuriyetimiz, değişen insan kitlesine, o kitlenin ihtiyaçlarına ve sorularına cevap verebilmek için kendisini çağın gereklerine ve gerçeklerine göre hep yenilemeli. Laik, sosyal hukuk devleti olma vasfını koruyarak gelişmeli.
İşte bu yüzden slogan atmak yerine bilim ve sanat sahasında ter atmalı, kimsesizlere kimse olmak için geceyi gündüze katarak çalışmalıyız. Eğer bunu yaparsak hem Cumhuriyetimiz payidar olur hem de yurttaşlarımız bahtiyar olur. Ve Cumhuriyet elbette bahtiyar yurttaşlar ister.
Cumhuriyet'e hamaset değil hakikat gerek..