40 yıla yaklaşan bir süredir gazetecilik yapıyorum, 60 yılı biraz geçgin bir zamandır da bu ülkenin vatandaşı ve bu milletin bir ferdiyim.
Elbette mesleğim ve vatandaş olmanın bana yüklediği önemli sorumluluklar var. Bu sorumlulukları yüreğinde taşılan bir gazeteci olarak gündemi çok iyi takip eder ve kamu yararına olan her konuda hiç üşenmem elimi taşın altına koyarım... Ülkemiz, “Bana ne, ben kendi dümenime bakarım” diyenler yüzünden çok büyük sıkıntılar çekti, hala daha çekmeye devam ediyor.
Neyse, sadede gelelim; 4 gün önce bir yakınımla birlikte oto bakım servisinde oturmuş sıra bekliyorum. Tam o sırada yakınımın telefonuna, bir mesaj geldi. Mesayda aynen şöyle yazıylordu;
“Hakkınızda MASAK dosyası bulunmaktadır. Lütfen aşağıdaki tınme tıklayarak avukatlık büromuzu arayınız. Avukat: ...... .....!”
Yanımdaki yakınım bir anda panik olurken, ben kendisine sakin olmasını ve bunun bir dolandırıcıların dümeni olabileceğini söyledim. Elbette benim bu refleksimde çok uzun yıllar güvenlik ve yargı muhabirliği yapmamın avantajı vardı.
Peki MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu) ne iş yapıyordu da, benim yakınımın bir anda korkuya kapılmasına neden olmuştu? MASAK'ın başlıca görevleri, para aklama suçunu, terörün finansmanı ve kitle imha silahları yayılımının finansmanını önlemek, bunlar hakkında araştırma yapmak, önlemler geliştirmek ve toplanan bilgileri işleyerek gerekli makamlara sunmak olarak tanımlanıyor.
Yani kamu güvenliğiyle ilgili önemli görevleri olan bir devlet kuruluşu. Eğer MASAK’ta bir dosyanız varsa başınız derte girmiş demektir. Yakınımın bir anda panik olması bu nedenleydi.
Yakınıma, “Gel bir telefon edelim sözde avukata da, nasıl bir dümen çevirmişler anlayalım, sonra da durumu gerekli mercilere bildirip, vatandaşın ahını alanlara hesap soralım dedim.
Mesajda gönderilen linki tıklamadan, ismi yazılan avukatın telefonunu google’dan bularak çevirdik. Telefonu bir erkek şahıs açtı, “Buyrun” dedi.
“Hakkımızda bir MASAK dosyası varmış, onun için aradım” der demez telefonu kapattı. Muhtemelen ben kentli şivesiyle konuştuğum için adam huylanmıştı. Oysa, köylü veya yöresel bir şiveyle konuşsaydım, tokatlama operasyonunu başlatacaklardı.
Fakat işin peşini bırakmaya niyetim yoktu. Dediğim gibi bu bir sosyal sorumluluk meselesiydi.
Telefonu tekrar çevirdim; Bu kez kurumsal havası verilmiş bir mesajın sesi devreye girdi;
- “Telefonunuz çok kısa sürede bağlanacak, sizden önce bekleyen 5 kişi var! (Bak bak bak, sözde avukatlık bürosunda herkes kuyruğa girmiş!)
- (30 saniye sonra) Lütfen ayrılmayın sizden önce bekleyen 2 kişi var!
- (10 saniye sonra) lütfen ayrılmayın sizi bağlıyorum!)
Tak, telefon açıldı ve karşımda bir bayan;
- Avukatlık bürosu buyrun...
Hemen söze girdim;
- Hanımefendi avukatlık bürosu değil mi? Sizden bir mesaj geldi, bizi çok endişelendirdi. Hakkımızda MASAK dosyası varmış. İnternete giriyoruz ondan mı acaba, nedir sorun, bu dertten nasıl kurtulabiliriz acaba!?
Kadın beni panik halinde görünce kendinden son derece emin bir şekilde konuşmaya başladı.
- Evet internette yasaklı sitelere, uluslararası bahis kuruluşlarına, MASAK tarafından yasaklanan terörist sitelerine girmiş ve buralarda çeşitli işlemler yapmışsınız. Hakkınızda çok büyük bir soruşturma başlatılmış, dosyanız bize intikal etti. Sizin için ciddi hapis cezaları isteniyor. Hemen harekete geçmemiz lazım!.
Son cümlesi ise bombayı patlatır türdendi;
- “Bu dosyanın birtakım giderleri var, bunları ödemezseniz suç daha da büyüyecek. Bu korkunç suçlardan kurtulmanız gerekiyor yoksa uzun yıllar hapse gireceksiniz!”
Sahtekar kadın, benim panik halinde sorular sormamdan güç almış, attıkça atıyordu.
Ben, Tamam, ne isterseniz yaparız, yeter ki bu suçtan kurtulalım, ben bu sitelere bilmeden girmiş olabilir miyim acaba. NE KADAR ÖDEMEMİZ GEREKİYOR, LÜTFEN SÖYLEYİN!” deyince paranın miktarı da ortaya çıktı.
- İlk etapta 92 bin lira ödeyeceksiniz, sonrasında ek giderler olabilir!..
Bak bak bak, demek ki plan buydu. Önce bir küçük miktar alıyorlar, sonra şahsın tuzağa düştüğünden emin olunca ev, araba, altın ne varsa istiyorlardı!
Artık burama kadar gelmişti... Başladım bağırmaya;
“Bana bak çakal yavrusu... Senin defterini dürecem sahtekar... Bu millete yapmadığınız kötülük kalmadı, bunların bedelini ödeyeceksiniz!!!”
Karşımdaki dolandırıcı hiç beklemediği bir anda bağırmam üzerine, bir saniye kadar dondu kaldı. Sonrasında;
- Ben avukatım bana böyle konuşamazsınız deyip suçu bastırmaya çalıştı. Ardından da sahte bir gülüş atarak şöyle dedi;
- Hahaha, bizi mi korkutacaksınız, hadi bakalım elinden geleni yap!!!
Sonrasını tahmin edersiniz, bir daha telefonlarımıza bakan olmadı!
Elbette hemen Antalya Emniyet Müdürlüığünü arayarak, telefon dolandırıcılığı masasındaki görevliye durumu anlattık. Avukatlık bürosunun telefon numarasını, dolandırıcık girişiminin içeriğini ve diğer bilgileri aktardık...
Beni en çok memnun eden kısım ise, bizim durumu polise bildirmemizin 2 gün ardından MASAK’tan yapılan uyarıydı. Gazetelere, TV’lere ve radyolara açıklama gönderilmiştı...
MASAK Açıklamasında, kurumun adı kullanılarak soruşturma dosyalarının hazırlandığı yönündeki gerçek dışı beyanlarla vatandaşların dolandırılmaya çalışıldığı uyarısı yapılıyordu.
Daha önceki dolarndırıcılık girişimleri kendini hakim ve savcı olarak tanıtan sahtekarlar tarafından yapılıyordu. MASAK uyarısının bizim ihbarımız sonra gelmesi beni sevindirmişti.
Ancak bu uyarıların yeterli olduğu söylenemez. Daha etkih önlemler alınması gerektiğini düşünüyorum.
Bu vesileyle tüm vatandaşlarımızın Ramazan Bayramını kutlar, hırsızlık, yolsuzluk, dolandırıcılık gibi bu milletin sırtındaki kamburların son bulmasını dilerim.
Esen kalın...