Pilotluk geçmişte olduğu gibi, şimdi de en cazip meslekler arasında yer almaktadır.
Pilot olup gökyüzündeki özgürlüğü tadabilmek birçok gencin hayali. Fakat şurası kesin bir gerçek ki pilot olabilmek ve bu hayali gerçeğe dönüştürmek o kadar kolay iş değil. Üniversite mezunu olmanız ve iyi İngilizce bilmeniz de yeterli değildir.
Bu özelliklerle bir uçuş okuluna gidip eğitim alabilir ve başarılı olabilirsiniz.
Fakat bu durum sizin pilot olmanız için gereken kapıları açmaz. Peki başka ne gerekiyor diye sorduğunuzu biliyorum.
Güzel Türkçemizde maksadımızı çok iyi bir şekilde anlatan bir söz vardır.
“Her şeyin başı sağlık” der ve sayfalar dolusu anlatılacak bu önemli konuyu dört kelimeyle kısaca anlatabiliriz. Ruhsal ve fiziksel olarak sağlıklı olmak pilot olmanın olmazsa olmazıdır. Kim olursanız olun, hangi yetenek ve güce sahip olursanız olun sağlığınız yerinde değilse sizin pilot olmanız imkansızdır.
İnsanın en büyük sermayesi sağlığıdır.
Teknolojinin bir nimeti olan uçakları sevk ve idare eden pilotların sağlıklı olması onlar kadar bizi de ilgilendirir.
Çünkü, sağlıksız pilot istemeyerek de olsa kullandığı bir uçağı düşürebilir.
Ekim ayı başında İstanbul-Seattle seferini yapan THY uçağının kaptan pilotunun uçuş sırasında bayılarak hayatını kaybetmesi şirket tarihinde ilk ve tek vaka olarak kayıtlara geçti.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nce yetkili kılınan havacılık tıp merkezinde iki ay önce sağlık muayenesi yaptıran ve uçuşa engel bir sorunu çıkmayan kaptan kalp krizinden can vermişti.
Çok ender de olsa bu ve buna benzer uçuş sırasında yaşanan pilot ölümleri başka ülkelerde de görülmüştür.
Uçucuların sağlıklı bir yaşam ve uçuş sürdürebilmelerinin yanı sıra, uçmanın yolcular üzerindeki etkisini inceleyen, çözüm arayan ve önlemleri belirleyen havacılık tıbbı adı verilen bilim dalı son yıllarda giderek önem kazanmıştır.
Yapılan değerlendirmeler sonucu bulaşıcı hastalıklar, göğüs hastalıkları göz, kanser, immünolojik (bağışıklık) kas, iskelet ve omurga rahatsızlıkları, kulak, burun ve boğaz, nörolojik, sindirim, böbrek ve kalp hastalıkları (Doğuştan kalp anomalisi, ritm bozuklukları, kalp kapakçık hastalıkları, düşük ve yüksek tansiyon, kalp damar hastalıkları, varis ve diğer kalp hastalıkları) olanlar pilot olmak için gerekli raporu alamaz.
Sadece kalp ve benzeri rahatsızlıklar değil, psikolojik ve psikiyatrik sorunlar da uçucular için engel teşkil etmekte.
Havacılık psikolojisi, psikolojideki ilke ve tekniklerin havacılık sektöründeki durum ve sorunlarla ilgilenen bir alt dal olarak büyük önem arz etmekte.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, Havacılık Sağlık Talimatı (SHT-MED)
uyarınca pilot olmak isteyenleri ve pilotları özel olarak yetkilendirilmiş hastanelerden alınan raporlara göre değerlendirip uçup uçmayacağına karar vermekte. Bazen bu raporların yanı sıra varsa iş yeri hekimlerinin takdiri de aranıyor. Tüm bu aşamaları geçtikten sonra işe alınan pilotlar sağlıkla ilgili periyodik kontrollere kesin tabi tutulmaktadır. Pilotların uçuş hayatı boyunca işlerini kusursuz ve tam yapabilmeleri ancak sağlık kontrolleriyle mümkün olabilir.
Zamanla ortaya çıkabilecek fiziksel ve ruhsal arızaların anında saptanması ve önleyici tedavi yoluna gidilmesi ihmal edilmeyecek tek çözüm yoludur. Bu tür rahatsızlıklar pilotların uçmak için gerekli şartları kaybetmesine ve dolayısıyla da ‘lisans kaybı’ denilen uçuş yetkisinin iptaline yol açabilir.
Bir pilot için en kötü son bu olsa gerek.
Tüm bunların gerçekleşmemesi için pilot adaylarının ve pilotların sağlıklı bir hayat için gereken koşullara uyma konusunda çok titiz olması gerekiyor.
Elindeki pilotları bu nedenlerden ötürü kaybetmekten korkan havayolları ve meslek kuruluşları, bilim insanlarının söylediklerine harfiyen riayet ederek önlemler alıp, duyarlı davranmakta.
Havacılık Tıbbı Derneği mensupları ve diğer hekimlerin bir araya geldiği panel ve sempozyumlar, yeni bilimsel gelişmelerin duyurulduğu, ele alındığı yararlı etkinlikler olarak izlemelidir.
Pilot olmak ve pilotluğu sürdürebilmek ancak sağlıklı bir hayattan geçer.
Sağlıklı uçuşlar Türkiye’m.
…………………………………………………………………………..
MADELET
Hüseyin Başusta eşinin havacılık aşkını yazdı Dünyaya göklerden bakan kız: Madelet
Hikayemiz 1940’lı yıllarda Ankara’da başlar. 7 yaşında babasını kaybeden ve yetim kalan bir kız çocuğunun ilgi çeken hayat öyküsünün anlatıldığı Madelet (Adalet anlamında bir isim) adlı bir kitabı size tanıtmak isterim. Şimdilerde evinde torunlarını sevmekle meşgul olan Madelet Gröbbe Başusta’nın eşi Hüseyin Başusta tarafından kaleme alınan ve Alfa Yayın Gurubu Mona Kitap Yayınları’ndan çıkan ve de rahatlıkla okunabilsin diye iki punto büyük harfle basılan “Dünyaya göklerden bakan kız- MADELET” adlı özel baskılı bu kitaba dönmeden yazarı olan Hüseyin Başusta’yı da size tanıtmak isterim.
Marmara Üniversitesi Gazetecilik Yüksek Okulu mezunu olan Hüseyin Başusta, TRT’de tam 40 yıl prodüktör ve yönetmen olarak çalıştı. Süreleri 15 bin saate yaklaşan 3 bin 700’ü aşkın radyo ve TV programı yaptı ve yönetti.
2018 yılında ‘MADELET- Bulutlara Dokunmak’ ve Haziran 2021’de de “Dünyaya Göklerden Bakan Kız- “MADELET” adlı kitabı kaleme aldı.
Hüseyin Başusta’nın çok yönlü ve havacılık aşkıyla bir ömür geçiren eşi Madelet Grobbe Başusta’nın hayatını anlattığı biyografik romana dönelim.
Ankara’da Kızılay’a bakan Soysal Apartmanı’nda Ahmet Vehbi Bey ve Hatice Mevhibe Hanım’ın kızı olarak dünyaya gelen Madelet Pınar Leyal’ın Teoman ve Fikri adlarında iki ağabeyi ve Alp adında bir de kardeşi vardır. 5 yaşında baleye başlayan Madelet, ağabeylerinin tutkulu birer havacı olmasına heves edip, o da paraşütçü olmak ister. Ağabeyinin “Sen kızsın yapamazsın” sözüne inat, daha fazla heveslenip annesinden destek ister.
Mevhibe Hanım’ı ve ağabeylerini ikna eden Madelet, o sırada 13 olan yaşını da büyüterek Türk Hava Kurumu’nun Eskişehir’deki İnönü Planör Okulu’na kaydolmayı başarır. Buradaki başarıyı yeterli görmeyen Madelet, 28 Temmuz 1953’te 1399 numaralı Motorsuz Uçuş (C) Brövesi almaya hak kazanır. Daha sonra 18 Mayıs 1955’te Milli Amatör Paraşütçü brövesi alarak, Paraşüt Milli Takımı’nda da yer alır. Onlarca atlayış yapar ve birçok uluslararası gösteriye katılır. O sıralarda Hollanda Kraliyet Havayolları (KLM) Ankara ofisinde müdür yardımcısıydı.
1955 yılında kadınların Hava Harp Okulu’na alınması ve jet pilotu olması için bir arkadaşıyla Milli Savunma Bakanlığı’na dilekçe verirler ve bu istekleri kabul edilir. Ardından İzmir Gaziemir’deki Hava Harp Okulu’nda eğitime başlar. 7 Eylül 1955 tarihinde 825 numaralı tayyareci- pilot brövesi alıp, Magister tipi uçakla uçuş yapar. Atatürk’ün naaşının Etnoğrafya Müzesi’nden Anıtkabir’e taşınması sırasında uçaktan cenazenin üstüne mini paraşütlere bağlanmış kasımpatı çiçekleri atanlar arasında o da vardı.
Dünyada paraşüt, planör ve uçak brövesine sahip ilk kadın olmaya hak kazanan Madelet Grobbe Başusta, Sabiha Gökçen ve onun yetiştirdiği kadın pilotlar Edibe Subaşı ve Nezihe Viranyalı ile de tanışma fırsatı bulur.
1963’te yerleştiği ve iş hayatına atıldığın Almanya’da 1999 yılında tüm dünyadan seçilen 68 başarılı iş kadını arasında yer alır. Ödülünü Monaco Sarayı’nda bizzat 2. Albert takdim eder. 2001’de Federal Almanya kendisini Hizmet Madalyası’na layık görür. 2018’de ise Bakü Avrasya Üniversitesi ona fahri doktora unvanı vererek taltif eder.
Yılda 150 bin kişinin ziyaret ettiği Yeşilköy Hava Kuvvetleri Müzesi’nin “Tarihe adını altın harflerle kazıyan kadınlarımız” köşesinde yer alır.
2020’de Türk Hava Kurumu’nun Ankara’daki Hava Müzesi’ne Madalet Reyal Köşesi açılır. Hüseyin Başusta tarafından kaleme alınan biyografik roman tarzındaki bu kitap başarılı bir genç kızın, tam bir Cumhuriyet Kadını olma yolundaki hayat hikayesini ve daha sonra birlikte geçirdikleri yılları çok akıcı bir dille anlatmakta. Genç kızlara ve kadınlara örnek olacak bu yaşam hikayesini herkesin okumasını tavsiye ediyorum. Sizlere iyi okumalar.
—————————————————-
NOT: Madelet Grabbe Başusta’ya ve onun hayat hikayesini anlatan “Madelet” adlı kitabın yazarı eşi Hüseyin Başusta’ya imzalayarak gönderdikleri bu değerli kitap için sonsuz teşekkürler. (Musa Alioğlu)