KADRİYE CİRİTCİ


TAHAMMÜL

Kötü yaşam koşulları olan negatif insanlar hayatımızı kötü etkiliyor. Kin ve nefretle kaplı yürekleriyle etraflarına kötülük saçıyorlar. Huzurlu bir yaşam için, bu insanları hayatımızdan uzaklaştırmamız gerekiyor.


Tahammül hayat okulunun en önemli en çetin derslerinden biridir. Sınandığımız zamanlar fazlasıyla üzücü sonuçları doğurabilir. Yaşadığımız çağda tahammülsüz insanlara, insanların da artık tahammülleri yoktur. Hoşgörüsüzlük günümüzde sınır tanımamaktır. Her zaman, hoşgörünün insan yaşamı için gerekli en değerli antioksidan olduğunu düşünüyorum. Hoşgörü sahibi insan olmak, erdemli insan olmaktır. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki, her şeyi bir çırpıda tüketiverdiğimiz zamanlardan geçiyoruz. Sevgiyi, saygıyı, sabrı, dostluğu, vefayı, hayatı tükettiğimiz adete çöpe attığımız zamanlar…

Hal böyle olunca da, tahmmülsüzlük son dönemlerde toplumlarda, özellikle aile bireyleri arasında öfke patlamalarına sevginin, saygının bozulmasına neden oluyor. Sonuç malum tabi ki, tahammülsüzlük nedeniyle parçalanmış ailelerin sayısı hızla artıyor. Böyle durumlarda, tahammül edebilmenin  bir incelik sanatı olduğunu yaşamlarımızda sabrı öğretirken hoşgörü düzeyimizi arttırdığının farkında olmalı ve insanlık adına faydalı çalışmalar yapmalıyız.

Mevlana’nın en beğendiğim sözlerinden;

“Şikayetçi kötü huyludur. İyi huylu şikayet etmez. Tahammül eder. “

Egodan arınmış empati kabiliyeti yüksek, başarılı, saygılı insanlar hoşgörülü olmayı kendilerine ilke edinirler. Tahammül konusunda bir adım öndedirler ve toplumda kendilerini daima farkettirirler. Her insanın  dayanma gücü ve kendi sınırlarını çizdiği kırmızı çizgileri elbette vardır. Sonuçta, hepimiz insanız. Sonunun ne olacağı düşünülmeden yapılan davranışlar karşısında anlayışlı ve hassas davranmalı doğru kararlar almalıyız. Çünkü  bazı yolların dönüşü olmadığı gibi, bazı davranışların da telafisi yoktur. Bir tartışma esnasında hiç bir insanın kendisine has belirlediği kırmızı çizgileri zorlanmamalıdır. O tehlikeli çizgide, bırakın gemileri yakmayı marinayı bile yakanların sayısı azımsanacak miktarda değildir. İnsan ilişkilerimizde de sevgi ve saygı çerçevesinde, öncelikle dinlemeyi öğrenmeli ve toleranslı olmaya gayret göstermeliyiz. İnanın kazanan taraf daima biz oluruz. Tahammülsüzlüğün insan vücuduna verdiği zararların haddi, hesabı yoktur. Yıllar boyunca içimizde biriktirdiklerimiz, öfke patlamalarımız elbet günü geldiğinde bedenlerimize, ruhlarımıza, sevdiklerimize zarar verecek, tarifi olmayan acılarla ve hastalıklarla karşı karşıya kalmamıza sebep olacaktır. Yaşam tarzımızı değiştirmeli, çevreye, kaliteye, eğitime önem vermeli sakin ve huzurlu hayatın kapılarını aralanmalıdır. Öfkemize hakim olmak bizlere her zaman kazanç sağlayacaktır. 

Kötü yaşam koşulları olan negatif insanlar hayatımızı kötü etkiliyor. Kin ve nefretle kaplı yürekleriyle etraflarına kötülük saçıyorlar. Huzurlu bir yaşam için, bu insanları hayatımızdan derhal uzaklaştırmamız gerekiyor. Diyeceksiniz ki, bazen kendimize bile tahammül edemez iken, böyle insanlara tahammül edilir mi? Edilmez elbette. Yapabileceğimiz en değerli davranış onlara karşı hoşgörü ve sabır sınırlarımızı zorlayarak iyi ve şefkatli insan olma yolunda yön değiştirmelerine, kalplerini iyileştirmelerine yardımcı olmaktır. Bu her şeyden önce insani bir görevdir.

Tam da bu nokta da William Shakespeare şu sözü günümüz içinde çok kıymetlidir;

“Yiğitlik intikam kazanmakta değil, tahammül göstermektedir.”

Acıyla olgunlaşmış, acıyla yaşamayı öğrenmiş insanların canını yakmak mümkün değildir. Hepimizin iyiliğe, sabıra, hoşgörüye, sevgiye, saygıya sonsuz ihtiyacı vardır. İyilik nasıl bulaşıcı ise, kötülükte o denli bulaşıcıdır. 

Tahammül noktasında yaşamınız, hoşgörü ve sabrı geniş iyi insanlarla kesişsin.

Sevgiyle kalın efendim.