MUSA ALİOĞLU


TBMM HAVADAKİ KRİZİ ÇÖZEBİLİR Mİ?

Kısaca HTK-SEN diye adlandırılan Hava Trafik Kontrolörleri ve Diğer Ulaştırma Çalışanları Sendikası, son dönemlerin en dikkat çeken emekçi örgütlenmesi olarak göze çarpıyor.


Kısaca HTK-SEN diye adlandırılan Hava Trafik Kontrolörleri ve Diğer Ulaştırma Çalışanları Sendikası, son dönemlerin en dikkat çeken emekçi örgütlenmesi olarak göze çarpıyor.

Havacılık sektöründe pilotlar kadar aktif ve önemli olan, çok zor yetişen, standartlarını global kuruluşların belirlediği, hiçbir hata yapma lüksleri olmayan ve gökyüzündeki yoğun hava trafiğini sevk ve idare eden, hava trafik kontrolörlerinin ekonomik çıkarları için hak arayışına giren sendika, amacına yönelik olarak Eylül 2023’te “İnisiyatif almadan çalışma” adıyla yasal ve pasif bir eylem başlattılar. Çünkü, Avrupa’daki meslektaşlarının özlük haklarına sahip olmadıkları gibi, aldıkları maaşlar da onlardan çok daha azdı. Türkiye’nin 1 milyon metrekarelik hava sahasında binlerce sivil - askeri trafiği özveriyle ve fedakarlıkla yöneten hava trafikçi emekçiler nitelikli bir meslek gurubu olarak pilotların gözü ve kulağı gibidir. Ülke menfaatine uygun olacak yapısal düzenlemeye karşı direnen bürokrasi “Herkese bu hakkı veremiyorsak, onlara da vermeyelim” diyerek, ülkemizin hakkı olan milyonlarca euro’nun kaybedilmesine neden olmakta, yanı sıra, çalışanları birbirine düşürüp, trafik kontrolörlerini hedef tahtasına koyup linç ettiriyor.

Hava trafik kontrolörleri tüm bunlara rağmen yoğun ve stresli bir trafiği omuzlamakta, zorunda olmadıkları halde kendi inisiyatifleriyle verdikleri direkt rotalarla ve sağladıkları trafik kolaylıklarıyla havayolu şirketlerine milyarlarca liralık yakıt tasarrufu sağlamakta, yolculara ve sektöre ise milyonlarca dakika kazandırmakta. Türk hava sahasında hemen her gün kırılan rekorlara imzasını atan sayıları 2 bin olan hava trafik kontrolörlerinin fedakarlık ve gayretleri resmi verilere göre, sunulan hizmetin büyüklüğü açısından 41 üyeli EUROCONTROL ülkeleri arasında ikinci sıradadır. Hava trafik kontrolörlerinin üretkenlik seviyesi (ATCO-hour productivity) ise Avrupa ortalamasının yüzde 23 üzerinde olup, kontrolör kaynaklı gecikme oranı ise sıfırdır. Bu veriler, hava trafikçilerin çok büyük özveriyle çalıştığının somut bir göstergesidir. Hizmet birim sayısı bakımından Avrupa’nın en yoğun ikinci hava sahası olan ülkemiz, birim başı milli maliyet bakımından ise son sıralarda yer almaktadır. 

Bu durum, ülkemiz ekonomisinin her yıl yaklaşık 42 MİLYAR LİRA (1.4 MİLYAR EURO), Hazine’mizin de 15 MİLYAR LİRA (500 MİLYON EURO) kaybına sebep olmaktadır. Bu meblağ, ülkemize kazandırılmak yerine Türk hava sahasını kullanan yabancı havayolu şirketlerine geri dönmekte, ne yazık ki onlara maddi fayda sağlamaktadır.  Tüm bu somut bilgilere rağmen, girişimlerinin sonuçsuz kalması üzerine, uluslararası sözleşmelerin, Anayasa’nın ve kanunların verdiği sendikal haklar doğrultusunda “İnisiyatif Almadan Çalışma” adıyla başlatılan bu yasal hakkı, kanunsuz grev gibi gösteren ve ‘vatan hainliği” ile eş değer tutan çevrelerin baskısıyla Avrupa hava sahasından kaynaklanan gecikmelerin faturası da sendikaya ve üyelerine kesildi. Günah keçisi ilan edildiler. Konunun kamuoyuna mal olması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ulaştırma Bakanı yerine, konuyla az alakalı olan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet N. Ersoy’a “Bu işi çözün” talimatı verdi ve Bakan Bey sendikacılarla görüştü. 

Sendikacılar daha sonra da Ulaştırma ve Altyapı Bakanı’yla da görüştüler, fakat bu görüşmelerden hiçbir sonuç çıkmadı. Buna rağmen HTK-SEN ülkemizin menfaatleri doğrultusunda eyleme 1 Ağustos’ta son verdi. Söylenen şuydu, “TBMM şu an tatilde. Ekim ayında açılınca konuyu ele alacağız”. Hükümet çevreleri havacılık tazminatı gibi bir çalışma yapılacağını dile getirirken, sendika ise yapısal bir düzenleme yapılmasını bekliyor.  Yani kanun veya kararname ile kesin çözüm istiyorlar. Ama araya bazı çıkar gurupları giriyor ve sendikanın haklı talebinin karşılık bulmasını önlüyor. Ben bu yazıyı çarşamba günü kaleme alırken HTK-SEN Genel Başkanı Halil İbrahim Sunaç ve arkadaşları, Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü yetkilileriyle rutin bir görüşme daha yaptılar. 

Görüşmenin ılımlı ve olumlu bir havada geçtiği, yapılacak düzenlemenin Meclis eliyle gerçekleşeceği için Ekim’de aksiyon alınması gerektiği fikri dile getirilmiş. Anlayacağınız bu görüşmeden de bir şey çıkmadı. Eylemlerini durduran sendikacılar, tüm görüşmelerden eli boş geri döndü ve iş Meclis’e kaldı. Meclis açılana kadar ne olacağı hiç belli olmaz. Konu unutturulabilir de.  Verilen sözlere güvenerek inisiyatif almadan çalışma yönteminden vaz geçen ve inisiyatif alarak çalışmaya başlayan hava trafik kontrolörleri şimdilik bürokratik engeli aşamadı ve “Dağ fare doğurdu” diyebiliriz. Mutlu yarınlar Türkiye’m. 

Sabiha Gökçen’e 67 bin m2’lik uçak bakım tesisi Pegasus’un hangar projesi şimdiden umut oldu 

Türkiye’de düşük tarifeli ilk taşıyıcı olan Pegasus Havayolları, ana base’i Sabiha Gökçen Havalimanı’nda uçak bakım hangarı inşa etme kararını 9 Ocak 2020’de Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) Özel Durum Açıklaması olarak şöyle duyurmuştu:

“Şirketimizin Nisan 2013 tarihli pay izahnamesinde Pegasus'un uzun vadede teknik üs bakım hizmetlerini gerçekleştirme kapasitesine sahip olacak şekilde kendi uçak bakım merkezini kurmayı değerlendirdiği belirtilmiştir. Şirketimiz bu doğrultuda, filosundaki uçaklar, uçak motorları ve diğer parçalar için hat bakım, komponent bakım ve üs bakım faaliyetlerini merkez üssü İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'nda (SAW) gerçekleştirebilmek amacıyla bir uçak bakım hangarı inşa etmek üzere havalimanının işletmecisi Havaalanı İşletme ve Havacılık Endüstrileri A.Ş. (HEAŞ) ile 19 Bin 133 m2 kapalı hangar alanına sahip bir geliştirme arazisi için 20 yıllık ve kiracıya ait 2048 sonuna kadar uzatım opsiyonu içeren kira sözleşmesi imzalamıştır. Kira süresi, Pegasus tarafından gerçekleştirilecek hangar inşaatının tamamlanarak kesin kabulü üzerine başlayacaktır." 

Duyurudan sonra önemli bir gelişme olmamış, çünkü Covid-19 pandemisinin bütün planları alt üst ettiği sıkıntılı bir süreç yaşanmış ve bu önemli yatırıma da başlanamamıştı.   30 Haziran 2024 tarihi itibariyle 4,5 yaş ortalamasıyla toplam 108 uçağı (10x B737- 800, 6x A320ceo, 46x A320neo, 46x A321neo) bulunan ve 2023 yılında 31.9 milyon, 2024’ün ilk altı ayında da 17.43 milyon misafir taşıyan Pegasus’un geç kalan bu dev yatırımı için ilk önemli adım atıldı.  Esas Holding’e bağlı Esas Gayrimenkul Şirketi, PaaS (Platform as a Service) kapsamında ihtiyaca uygun geliştirdiği kurumsal danışmanlık hizmetleriyle ses getiren projelere imza atmaya devam ederken gurup şirketi Pegasus Hava Taşımacılığı A.Ş. ile önemli bir projede esaslı bir iş birliğini yaptıklarını ve bu kapsamda İstanbul’un ikinci meydanı olan Sabiha Gökçen Havalimanı’nda Türkiye’nin ikinci büyük havayolu şirketi için uçak bakım hangarı inşa edeceklerini duyurdu. 

Önce 19 bin 133 m2 olarak açıklanan fakat, yeni kiralanan yerle toplam 67 bin 235 m2’lik kapalı inşaat alanına sahip olacak hangar projesi iki geniş gövde ve 10 dar gövde uçak kapasiteli olacak. Pegasus’un kendi malı olacak olan ilk uçak bakım hangarı, sürdürülebilirlik standartlarına uygun olmakla birlikte sahip olduğu GES panelleri ile havacılık sektöründe örnek nitelikte olacak. Türk sivil havacılığının böyle istihdam sağlayıcı ve döviz kazandırıcı yatırımlara çok ihtiyacı var. Yüzlerce kişi bu tesislerin hizmete açılmasını dört gözle bekliyor.