İBRAHİM UYSAL


TÜRKİYE SİYASETİNİ ANLAMAK -7

Johannes Gutenberg Almanya'da 1450'de ilk matbaayı kurarken,  Osmanlı Devleti'nde ilk matbaa 1493'de kurulmuş olsa da, yasaklanmış olmasından dolayı ancak yeniden 1727'de açılmıştır.


Cumhuriyet'e geldik de, başımızı iki elimizin arasına alıp düşünsek, "Cumhuriyet'in neresindeyiz, hangi Cumhuriyet" desek, gözümüzün önüne neler gelir ki!..

     Antik ilk çağlarda Şehir Devletlerinde, günümüz devletlerinde de hemen hemen bir çok devlette Cumhuriyet'i rejim (yönetim biçimi) olarak görürüz, gerçekten Cumhuriyet nedir?

     Osmanlı İmparatorluğu emperyalist devletlerce parçalanmış, yok edilmiştir ama baştaki Padişah (Sultan-Halife) sarayın dışındaki dünyadan pek de haberleri olmamıştır.

      Osmanlı Beyliği'nin avantajı, kurulduğu Söğüt ve Trakya yöresinde Antik çağlardan beri yaşayan bir kültürünün olmasıdır. Bu, Osmanoğlu Beyliğinin, diğer Beyliklere göre daha önce kurumsallaşmasını sağlamış ve Devlet olma sürecine girmiştir.

    Bir başka etmen de, o dönemde Anadolu'ya Moğol İstilası başlamış ve Moğollar'dan kaçan Türkmen Boyları Osmanoğlu beyliğine sığınmış ve asker olmuşlardır, bu da düzenli orduya geçişi sağlamış ve devlet kurumsallaşmıştır.

     Hilafetin Osmanlı'ya geçmesi ile birlikte Padişah/Sultan/Halife yönetim yetkilerini tek elde toplamışlardır. Bu dönemde Avrupa'da Rönesans ve Reform süreci (15. ve 16. yy) başlamıştır ama Osmanlı'nın da fetihler (istanbul) dönemi ve İmparatorluğa geçiş sürecidir. 

     Johannes Gutenberg Almanya'da 1450'de ilk matbaayı kurarken,    Osmanlı Devleti'nde ilk matbaa 1493'de kurulmuş olsa da, yasaklanmış olmasından dolayı ancak yeniden 1727'de açılmıştır.

     Osmanlı Devleti'nin Gerileme Dönemi ise Karlofça Antlaşması'ndan (1699) başlayarak, Yaş Antlaşmasına kadar geçen süreye rastlar. Yaş Antlaşmasının imzalanmasıyla (1787), Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya ve Avusturya arasındaki savaş resmen sona ermiştir ama bu aynı zamanda, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma sürecini de başlatmıştır.

     Yaklaşık 600 yıldan fazla hüküm süren devlet, çağın bilim ve teknolojisinden uzak kalınması sonucunda merkezi yönetim zayıflamış, askeri yenilgiler başlamış ve sanayi devriminden bihaber olununca da ekonomik sorunlar ve dönemin milliyetçilik hareketleri sebebiyle devlet güçsüzleşince, bunu fırsat bilen emperyalist devletlerce talan edilmiştir.

     TBMM öncülüğünde yürütülen ve yönetilen Ulusal Kurtuluş Savaşı sayesinde, devlet yeniden kurulmuştur. 

     TBMM, 24 Temmuz 1923'de Lozan Barış Antlaşmasını imzaladıktan sonra;

      Ülkeyi yönetecek hükümetin bir an önce kurulmasını isteyen Mustafa Kemal Paşa (Atatürk),  Meclis-i Mebusan kapatılmış, Hilafet kaldırılmış olsa da, İstanbul Saray'ının etkisi ile bir türlü hükümetin kurulamamış olması sebebiyle, 28 Ekim 1923 akşamı Çankaya Köşkü'nde yakın çalışma arkadaşlarını toplar (İsmet İnönü, Fethi Okyar, Latife Uşaklı, Ali Fuat Cebesoy, Halit Karsıalan, Kemalettin Sami Gökçen, Fuat Sirmen, Ruşen Eşref Ünaydın ve Kazım Özalp) ve ülkenin yönetimi üzerine konuşmalar yaparlar, Paşa daha sonra da konuşmaları sessizce dinler ve konuşmalar uzayınca da yerinden:

   "ARKADAŞLAR, YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ", der!..

   O gece çalışma arkadaşları ile birlikte 1921 Anayasası'nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırlanır ve 29 EKİM 1923 GÜNÜ DE TBMM'DE CUMHURİYET İLAN EDİLİR.

    Devletin ve Cumhuriyet'in olmazsa olmazı, ANAYASA'DIR. TBMM'de yeni Anayasa hazırlanma çalışmalarına başlanır. 

    Türk hukuk tarihine baktığımızda 1876'da Osmanlı'da, Sadrazam Mithat Paşa başkanlığında, 30 üyeye varan bir özel kurul (Meclis-i Mahsusa) tarafından KANUNU-İ ESASİ hazırlanır.

      "Teşkilatı Esasiye Kanunu" denilen KANUN, TBMM'NİN hazırlayıp yürürlüğe koyduğu, çağdaş Türkiye'nin temellerinin atıldığı bir SİYASİ-HUKUK BELGESİDİR ve Anadolu'da örgütlenen  MİLLİ MÜCADELENİN ruhunu ve felsefesini taşır.  Her ne kadar, "1921 ANAYASASI" denilse de, bu bir kanun metnidir ve T.C. 1921 ANAYASASI olarak kabul görür. 

     Cumhuriyet ilan edilmiş, devlet kurumsallaşmaya başlanmıştır, bunun için de en başta bir Anayasa'ya gerek vardır, bu amaçla, TBMM'de kurulan komisyon aracılığı ile hazırlanan Anayasa Tasarısı, TBMM'de 20 Nisan 1924'te tartışılarak, kabul edilmiş ve bazı değişikliklerle 1960 yılına kadar yürürlükte kalmıştır. 

    Tarihimizde, her üç  Anayasa dışında 1961 ve 1982 olmak üzere toplamda beş anayasa vardır.

     Bu süreç, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması ve Devrimlerin başlatılması sürecidir.

    Tarımdan, ekonomiyle, eğitimden sosyal yaşama kadar bir çok çağdaş proje bu dönemde uygulamaya Atatürk ve Milli Mücadeleci arkadaşları ile birlikte başlamıştır.

(Devam Edecek)