CÜNEYT BOL


ZULÜM VE ADALET SADECE İKİ KELİME DEĞİL

Zalimler ve zulmedenler dünya tarihinin leş gibi kokan sayfalarındaki yerlerini almaya devam ediyorlar.


Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan zulmün, toplumsal çığlıklara dönüştüğünü duymaya ve görmeye devam ediyoruz.

Zulüm sadece, bizim de içinde bulunduğumuz Ortadoğu ülkelerinde yaşanmıyor, Afrika ve kimi Uzakdoğu ülkelerinde, hatta çoğu gelişmiş ülkelerde bile sıklıkla rastlanan bir durum. 

Tüm dinler, kutsal kitaplarında zulüm kelimesi bir ‘Kötülük simgesi’ olarak kullanıyorlar. 

Zalimler ve zulmedenler dünya tarihinin leş gibi kokan sayfalarındaki yerlerini almaya devam ediyorlar.

Özetle zulüm, bir insanlık suçu olarak karşımızda duruyor.

*** 

Şimdi, zulüm kelimesinin anlamına detaylıca bakalım; 

Zulüm, basit bir ifadeyle ‘adaletin zıttı’ denilebilir.

Diyanet İşleri Başkanlığının sitesindeki tanımlardan biri de şöyle; Zulüm; güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıyım, acımasızlık, haksızlık, eziyet ve cefadır. 

Yani dinimiz, zulme şiddetle karşı çıkıyor.

Hıristiyanlıkta ise, Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesi ve haç, zulmü tanımlıyor ve yasaklama mesajını taşıyor. 

*** 

Dediğim gibi zulüm bir insanlık suçu... 

Adalet ise zulmün karşıtı bir kavram.

Adaletin olduğu yerde zulüm olmuyor, zulmün olduğu yerde ise adalet olmuyor. 

Adaleti, çıkarları için kullanacakları bir araç olarak değil, insanlığa hizmet aracı olarak gören iktidarlar, sorumluluklarını taşıdıkları topluma büyük kazanımlar sağlıyorlar. 

Sayın Cumhurbaşkanı Recep tayyip Erdoğan’ın dediği gibi: Adaletin olmadığı bir devlet, tıpkı temelsiz bina gibi eninde sonunda yıkılıp gitmeye mahkumdur. (22 Mayıs 2019)

Ülkemizde bireysel zulüm de almış başını gitmiş durumda. 

Toplumsal şiddet, gemi azıya almış bir at gibi çılgınca koşuyor. 

 

***

Gelelim Milletimize...

Maalesef Türk Milleti tarih boyunca çok büyük zulümlere, kıyımlara ve işkencelere maruz kaldı. 

Oysa Türkler binlerce yıllık tarihleri boyunca, hoşgörüyü, merhameti, doğa ve insan sevgisini, muhteşem kültür ve geleneklerini gittikleri her yere taşıdılar. 

Günümüzde hala Türklere yönelik  kıyım ve ve zulüm devam ediyor. Türkmenlerin ve Uygurların çığlıklarını bizden başka duyan yok. 

Bulgaristan Göçmenlerine yönelik asimilasyon ve sürgünler dün gibi... Balkanların diğer bölgelerinde ve Yunanistan’da yaşananlar da öyle.

Tarihimizdeki zulüm ve kıyımların listesini yazsak, sayfalar yetmez.

Necip Fazıl’ın dediği gibi; Öz vatanımızda garibiz, öz vatanımızda parya.

***

Ancak bu millet öyle güçlü bir millet ki, tarih boyunca karşılaştığı her türlü güçlüğü yerden yere vurdu, gelecekte de öyle olacak... 

Mazlum milletlerden olan Türklerin zulümle ilgili çok güzel atasözleri vardır.

Mesela; 

Ağlatan gülmez.

Ah alan onmaz

Mazlumun ahı, indirir şahı

Zalim ettiğini bulur.

Zulmün sonu hüsrandır.

Adalet ile zulüm bir yerde barınmaz

***

Özetle; 

Hak, hukuk ve doğruluğun bulunduğu yerde zulüm olamaz, zalimler barınamaz..

Bağımsız adalet, hukukun temel ilkesidir ve toplumun düzeni ile bireylerin haklarının korunmasında çok önemli bir rol oynar. 

Adaletin sağlanması, eşitlik, dürüstlük ve tarafsızlık ilkesine dayalı olarak işler. Hukuki sistemin doğru işlemesi, adaletin varlığına bağlıdır.

Bu nedenle adalete tüm gücümüzle sahip çıkmalıyız.

Esen kalın.